İş yerinde düşük performans gösterdiğinizi düşünüyorsanız, muhtemelen haklısınız çünkü çok az kişi işyerinde uzun süreli dönemler boyunca %100 motive çalışıyor. Aslında, yeteneklerinizin en iyisini yaptığınızı düşünseniz bile, muhtemelen yanılıyorsunuz çünkü insanların performansları hakkında ne düşündükleri ve gerçekte nasıl performans gösterdikleri arasında genellikle çok az uyum oluyor. Gerçek şu ki, çoğu insan 6 aydan fazla, aynı işte çalıştıktan sonra elinden gelenin en iyisini yapmıyor.
Neden mi?
Gelin, bunun 3 nedenin birlikte inceleyelim..
Zayıf Uyum: Yetenek, doğru yerde ortaya çıkan kişiliktir; bu da çoğu insanın neden bazı işlerde, kültürlerde ve kurumlarda, diğerlerinden daha iyi performans göstereceğini açıklar. Örgütsel psikologlar buna “kişi-iş uyumu” adını verir ve kişinin tutumları, değerleri, yetenekleri ve eğilimleri ile işin, rolün ve organizasyonun özellikleri arasındaki uyum derecesi ile ölçülür. Fakat, kuruluşlar adayı doğru değerlendirdiklerinde bile, genellikle pozisyonu ve özellikle de kendi kültürlerini değerlendirmede o kadar iyi değiller. Bu nedenle, pek çok kuruluş kendisini gerçekte olduklarından daha kapsayıcı, çeşitli, yenilikçi ve toplum yanlısı olarak görüyor, bu doğru bir öz değerlendirmeden çok, arzulardan oluşan bir düşünce oluyor. Bu durum, bir adayın rol ve organizasyon hakkındaki algılarını etkiliyor; bu durumda, kültürü gerçekten deneyimlemeleri ve rolün onlardan gerçekten neyi gerektirdiğini ve talep ettiğini anlamaları biraz zaman alabiliyor. Bu zaman sırasında da gerçek potansiyel kendini nerede konumlandıracağını bilemiyor. Bu konuda yapabileceğiniz şey, katılmak üzere olduğunuz organizasyonu dikkatlice incelemek ve sonrasında hayal kırıklığı yaşamamak için, söz konusu işi iyi anladığınızdan emin olmaktır. Ayrıca, mülakatınızı yapan kişilere ayrıntılı sorular sormak, çalışanlarla konuşmak, firmanın size uygunluğunu tahmin etmenize yardımcı olacaktır.
Örgütsel Politika: Modern işyerleri, son zamanlarda yetenek yönetimi uygulamalarında her zamankinden daha adil ve daha fazla veriye dayalı olsa da, daha gidilecek çok yol var. İş liderleri, şirketlerinin yetenek mıknatısı olduğu fikrine sevinirler. Ancak yeteneği almak kadar önemli olan bir diğer şey ise; iyi bir yetenek yönetimi programı ile onu içeride tutmak ve geliştirmektir. Genel olarak, bir kuruluşun kültürü ne kadar yıpratıcı olursa, yetenek yönetimi ne kadar adaletsiz olursa, yetenek ile terfi arasında ters bir orantı olacaktır. Bireylerin gerçek performansları ve yetenekleri arasında açık bir uçurum olduğunda bunu anında görebilirsiniz. İçeride bir şeyleri değiştirmek zorsa, yapabileceğiniz en iyi şey organizasyonu veya en azından biriminizi değiştirmek olabilir.
Kişisel koşullar: Günümüzün 7/24 iş dünyasında, insanların kişisel ve özel bir hayatları olduğunu hatırlamaları her zaman mümkün olmuyor. İş-yaşam dengesi konusunda bu kadar çok tartışma olmasının nedeni budur (iş ile “yaşam” arasındaki sınırların aşındığı bugün bile). İyi patronlar ve destekleyici işverenler koşullarınızı anlamak isteyeceklerdir ve yeteneklerinize uygun bir çalışma alanınız olduğunda, uzun vadede onlara minnettar ve bağlı hissedebilmeniz için bir fırsatınız olacaktır. Ancak durum bunun tam tersi olduğunda, özel hayatınızda kendinize zaman ayıramadığınız ve tüm anlarınızın işle geçtiği bir düzende yetenekleriniz körelecek, motivasyonunuz, performansınız günden güne eriyecektir. Yapabileceğiniz en iyi şeyse, kendi ihtiyaç haritanızı oluşturmak ve motivasyon kaynaklarınızla olabildiğince fazla zaman geçirmektir.
Kısacası, her zaman yeteneklerinizin gerekli olduğunu, ancak işinizde mükemmelleşmek ve etkilemek için yeterli olmadığını varsayabilirsiniz. İşinizi, ilgi alanlarınıza, inançlarınıza ve motive edici yaşam aktivitelerinize uyacak şekilde optimize etmek ve organizasyonların dinamiklerini yöneten görünmez sosyal güçlere karşı uyanık olmak, en iyi performansı göstermenize yardımcı olacaktır.
Potansiyelinizi ve yeteneklerinizi en iyi haliyle iş hayatınızda kullanmak için bizimle iletişime geçebilir ve Kariyer Koçluğu Hizmeti’mizden faydalanabilirsiniz.
Kaynak: Harvard Business Review